İSTANBUL (İGFA) – Genellikle 37 haftadan önce gerçekleşen erken doğum, bebeğin normal doğum süresinden önce doğması anlamına gelir. Erken doğum anne ve bebek sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği gibi aynı zamanda annenin ruh sağlığını da etkileyebilir. Yataş Uyku Komitesi Uzmanlarından Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Erken doğum yapan bir annenin, bebeğinin yaşam mücadelesine tanık olurken, kendi fiziksel ve ruhsal sağlığıyla ilgili kaygılarla da karşılaşabileceğini söylüyor. cln. Ps. Ece, bu dönemde annelerin endişe, korku, suçluluk, ıstırap, yalnızlık, çaresizlik, endişe ve depresyon gibi birçok farklı duygu ve niyetle boğuştuğunu belirtiyor.
Dr.cln, “Erken doğum yapan annelerin çoğu, normal doğum yapan annelere göre daha yüksek depresyon riskine sahiptir” dedi. Ps. Ece, depresyonun annenin günlük hayatını etkileyebileceğinin ve bebeğin bakımına olan ilgisini azaltabileceğinin altını çiziyor. Bebeğin tedavi süreci ve sağlık sorunlarının annenin kaygısını artırabileceğini ve uyku sorunları, iştahsızlık ve sosyal izolasyon gibi sorunlara yol açabileceğini hatırlatan Dr. Ps. Ece şöyle devam ediyor: “Erken doğum yapan anneler, bebeklerinin erken doğmasından kendilerini sorumlu tutabilirler. Bu suçluluk duygusu annenin kendine olan güvenini azaltabilir ve çocuğun bakımı ile ilgili kararlarında tereddüt etmesine neden olabilir. Annelerin bebeğinin tedavi gördüğü yoğun bakım ünitelerinde geçirdikleri süre, annelerin kendilerini yalnız hissetmelerine neden olabiliyor. Bu süreçte annenin desteğe ve yardıma ihtiyacı var” diyor.
